1.12.2013

ARALIK 2013






İLGİNÇ HABERLER;



JeeYoung Lee, Koreli bir sanatçı.Stüdyo dairesini kendi deyimiyle sürreal fantezi dünyasına dönüştürmüş. Hiç bir fotoğraf fotoşop programı ile yaratılmamış. Aynı odada (3.6m*4.1m*2.4m) tasarımlar gerçekleştirilmiş.




Yarattığı bu farklı dünyaları; hayallerinden, etkilendiği görüntülerden ve çocukluk anılarından ilham almış. Sergi 2014 yılında Fransa'da başlayacak. (Opiom Galeride, 14 şubat-15 mart 2014 te)






2013 National geografik fotoğraf yarısimasının adayları belli oldu. benim içlerinden en çok beğendiklerim aşağıda..

16_2013-11-19_231009_nature


13_2013-11-18_230692_nature

Beni takip et projesi ile dünyayı gezip fotoğraflar çeken Murad Osman'ın projesi. Fotoğrafların ilginç yanı her karede kız arkadaşının arkadan ve kendisinin elinden tutmuş şekilde görüntülemesi, beğendiğim bir kaç karede aşağıda.







ETKİNLİKLER;


7 aralıkta Süreyya Operasinda "Wolfgang ve Lorenzo" müzikalini izledik. Wolfgang Amadeus Mozart'ın, İtalyan metin yazarı Lorenzo da Ponte ile yaptıkları üç ortak çalışmayı konu alıyor. Bu çalışmalar; Figaro'nun Düğünü, Don Giovanni ve Cosi fan tutte' dir. Wolfgang ve Lorenzo, tarihi gerçeklerle, kurgunun bir arada kullanıldığı bir oyun. Bu üç operadan aryalar oyuna renk katıyor. İstanbul Devlet Opera Balesi' nin oyunlarını 1992 yılından beri keyifle izliyorum. Tek bir eleştirim şu olabilir müzikli oyunlar için. Sopranolar, tenorlar, baritonlar, kısaca şan eğitimi alan sanatçılar, opera eserlerinde elde ettikleri başarıyı müzikallerde sergileyemiyorlar. Sebebi kanımca, rol yapabilmekten geçiyor. Oyunculuk muhakkak ki ayrı bir yetenek gerektiriyor. Müzikal oyunculuğu diye bir eğitim ülkemizde sanıyorum yok. Bir okul müsameresi tadında oluyor bu nedenle müzikaller ülkemizde. Müzikler çok güzel ama repliklere gelince o güzel ses gidiyor. Zayıf ve abartılı bir oyunculuk yüzünden ben operadan aldığım zevki müzikallerden alamıyorum.


11 aralıkta Fazıl Say'ın İzmitte konserine gitmeye niyetliyken, yoğun bastıran kar sonrası, nasıl dönerim gece buz tutarsa düşüncesi yüzünden gitmeme kararı verdim ve bileti yaktım. Ben de oturup film izledim, konseri düşünmemeye çalışarak.

22 aralıkta "leylanın evi" adlı oyunu Profilo Kültür Merkezinde izledik. Çok etkilendiğimi söyleyebilirim konudan. Nedim Saban'ın yönetmenliğindeki oyunun müzikleri Zülfü & Ferhat Livaneli'ye ait. Zülfü Livaneli'nin kitabından uyarlanmış bir oyun. Oyuncular; Celile Toyon, Ayça Varlıer, Nuri Gökaşan, Halim Ercan, Gökçer Genç sayılabilir.



Çeşitli hilelerle elinden alınan bir İstanbul hanımefenisinin Boğaziçi' ndeki yalısını terk etmesini, Beyoğlunun arka sokaklarındaki yeni hayatını ve mücadelesini anlatıyor. İki ayrı jenerasyon arasındaki dialoglar çok başarılı. 


28 aralıkta  yeni yıl konseri programda. Yıllardır bilet almaya niyetlenip yer bulamazdım. Bu yıl son iki bileti aldım. Çok keyifli bir konserdi. Seçilen eserler adeta benim için seçilmişti. Grieg, Saint-SAENS,  Bizet, Rahmaninov, Strauss, Çaykovski den dinlediğim eserler büyüleyiciydi.





FİLMLER;


DR'de gezerken aldığım bir konser DVDsi "Endülüs'te Raks".İspanyada kaldığım yıl gittiğim flamenko gösterilerinin çok ötesinde. Carlos Saura'nın Salome filmi ilk izlediğim filmdi. Aida Gomez'in adını da ilk o filmde görmüştüm. Endülüste Raks bir film tadında değil. Tam bir flamenko gösterisi.


Manuel Amoldar Dans toplluğunun yaptığı bu sahne gösterisi, Flamenko içindeki farklı dansları tek tek izleyenleriyle buluşturuyor.Beğeniyle izledim gösteriyi.

İzlediğim bir diğer film Copacabana-Düğün hediyesi adını taşıyor. 30. İstanbul film festivalinin açılış filmleri arasında olunca alıp izlemeye karar verdim.



2010 yapımı, Fransız filmi. Yönetmen; Marc Fitoussi, oyuncular; Isabella Huppert, Lolita Chammah, Aure Atika

Babou, hayatı boyunca gezmeyi sevmiş, başkalarının düşüncelerini kafasına takmadan yaşamış, kızını yalnız büyütmüş bir annedir. Kızıyla son dönemde çok iyi anlaşamadıklarını görmektedir. Esmeralda, annesinin çılgınlıklarından bıkmış, olgun görünen bir kızdır. Kızı evlenmeye karar verdiğini söyler ve annesinin gelmesini istemediğini, nişanlısının ailesinin tutucu olduğunu, annesinin yapma ihtimali olan çılgınlıklardan rahatsız olabileceklerini söyler. Bu durum anneyi çok kırar ve hayatında bazı değişiklikler yapmaya karar vererek iş aramaya başlar. Devre mülk daireler satan bir büroda iş bulur. İş farklı bir şehirdedir. Çok başarılı örnek bir eleman olur. Kızına uygun bir düğün hediyesi almaya karar verir. Komedi ve dram arasında gidip gelen çok hoş bir film Copacabana.


Pixar kısa filmler koleksiyonu animasyon film sevenlerin beğeneceği bir seçki. Yıllar boyu animasyondaki gelişmelerin hızı insanı şaşırtıyor. Müziklerle, yaratılan karakterleri keyifle izliyorsunuz. farklı ve eğlenceli. 11 adet film var, fimleri yaratıcılarının yorumuyla izleme şansınız var. Kısa animasyon tarihine de yer vermişler dvd de.



National geographic kanalını severek izlerdim. İlk kez filmlerinden de aldım. Çok farklı film konuları arasında seçtiğim ilk filmin adı " nazi ikizleri" ile ilgili.




Nazi savaş suçlusu Dr. Mengele, Auschwitzdeki laboratuvarında insanlar üzerinde pek çok çalışmayı bizzat yürüttü. Savaş sonrası yenilgi ortaya çıkınca soluğu önce Arjantin'de sonra Brezilya'da aldı. En ilgi çekici çalışması o dönemde ikizler üzerineydi.

Belgeselde acaba kaçak olarak yaşadığı yıllarda çalışmalarına devam ettimi sorusu irdeleniyor. Sebebi de Brezilyadaki küçük bir kasabada çok yüksek oranda ikiz doğumu yaşanması. Bu açıklanamaz durumun sebebi onun çalışmalarımı?

KİTAP;



Kitapta üç oyun bulunuyor; "İSTANBUL BEYAZ, RAKI RENGARENK", "KIRMIZI YORGUNLARI", "GÖZÜ KARA ALATURKA". Tiyatro kitapları okumayı oldum olası sevdim. Kültür Bakanlığı'nın ben üniversite öğrencisiyken babıali yokuşundaki kitap evinden bir koli aldığım kitaplar ilk tiytaro kitaplarımdı. O dönem ya da daha eski dönemlere ait devlet tiyatrolarında oynanmış oyunların kitaplarıydı.

Bu nedenle bir Özel Yula hayranı olarak görür görmez kitapçıda aldım 3 kitap halindeki toplu oyunlarını. Üç hikayede İstanbul'da Taksimde geçiyor. İlk hikayede ( "İSTANBUL BEYAZ, RAKI RENGARENK") karnındaki bebişi ile sevdalandığı adamı arayan bir kızın öyküsü var. Şiirsel bir anlatımla bir solukta okutuyor hikaye. "Kırmızı yorgunları", daha önce izlediğim bir oyun olduğu için sanırım keyifle okudum. Terk ettiği adama geri dönen çift kişilikli bir kızın dramını anlatıyor. Son hikaye ise ("GÖZÜ KARA ALATURKA") okuduğum en keyifli oyundu. 3 katil, bir eski konsomatris, raporlu deli Rüstemin hayatı bir apartman dairesinde kesişir. çok keyifli ve sürprizli bir oyun. umarım bir gün izlemekte kısmet olur.









Hiç yorum yok: