Kasım ayı ilk aklıma 10 kasımı ve hüznü getirse de, sonbaharın son ayı olmasıyla sevdiğim bir ay benim için. Her on kasımda gitsem dediğim Dolmabahçe Sarayı'na nihayet bu on kasım gidebildim. O ne güzel bir kalabalıktı. 5 aylık bir bebekte vardı, 70yaşında teyzeler, amcalarda. İnsan seli olduk. Borçlu olmak böyle bir şey galiba, gözlerimiz yaşlı o bir dakikayı dinledik ve onu ne kadar özlediğimizi anladık.
Şehir sonbaharın renklerinde,güneşli gün sayısı geçtiğimiz yıllara nazaran fazlaydı. Güneş seven biri olarak ben kasımı çok sevdim.
24 kasımda bir öğretmen çocuğu olarak annemin,babamın, teyzemin gününü kutladım. Bu ara gazetelerde gözüme çarpan haberler; ataması yapılamayan öğretmen adayları ile yurt dışındaki öğretmenlerin durumlari. Okuyup, okuyup üzülüyorum. Annem geçen gün, Başbakan ın Finlandiya ziyareti yüzünden Finlandiya ile Türkiye kıyaslaması yapan bir haber okudu. Finlandiya da en yüksek puanla girilen okullar, öğretmen okullarıymis. En yüksek maaşı aldıklarını söylemeye sanırım gerek yok. En ilginç gelen bana lise öğrencileri arasında yapılan bir anket sonucuydu. En başarılı öğrenci ile, en başarısız öğrenci arasında ki fark %15 imiş. Yani 85 ila 100 arasında başarı puanı. Muazzam. Ulkemizdeki oranla kıyas bile edemiyorum. Niye böyle? Neden arzu ettiğimiz eğitim hamlesi basarilamiyor?






Hiç yorum yok:
Yorum Gönder