Circle Of Fifths, ikinci bölümün adı. Philip Glassın keman konçertosu eşliğinde iki erkek ve bir kadından oluşan trioyla eser başlıyor. Birinci bölümde dansçılar şekillerle boğuşurlar, ikinci bölümde, insanların birbirlerini nasıl kısıtladığını ve baskı altında tuttuğunu anlatır sahne. İki erkek tarafından zapt edilen kadın dansçı, kendisini özgür kılmak için tutkulu bir biçimde mücadele eder. Üçüncü bölümde her dansçı özgür kalmak için çaresizce zıplar. Ancak bu kapalı bir kutudan kaçmaya çalışmak gibidir- nereye gitseler, bir duvar, bir engel ya da bir çıkmazla karşılaşırlar.Eser, hem sevinci hem çaresizliği, hem de bir daire içerisinde sürekli dönüp durmanın verdiği anlamsızlığı yansıtan bir tasvir içinde yer alan trio ile sona erer.
Minyatürde, doğu ve Batı, insanlar ve kültürler arasında Barok geleneğinin etkileri ve alışverişi ile ilgilidir. Görünmeyen güzellikleri görünür kılmaya çalışarak, Minyatür'ün sonsuz hayaline ve dünyasına yavaşça düşeriz.
21 şubatta uzun bir süredir hayalini kurduğum caz dinletisine nihayet şekerim Filiz sayesinde gidebildim. Pera Palas otelinin orient bar adlı salonunda Kürşat Başar ve arkadaşları çok keyifli bir gece yaşattıları hepimize, Ayten Alpmandan, Tarkana, 1940 ların ünlü müzikallerine dek; farklı dönemlere ait eserlerle kulaklarımızın pasını sildiler.
22 şubatta ise Üsküdar Müsaipzade Celal Sahnesinde muhteşem bir müzikal izledik. Kabareyi. Filmin güzel bir uyarlaması olmuş, oyuncular, müzik, konu gerçekten hepimizi etkiledi. Yücel Erten'in yönetmenliğinde, Osman Şengezer'in dekor-kostüm tasarımıyla renklenen müzikalin oyuncuları ise oldukça kalabalık. Mert Turak, Can Başak, Ergün Üğlü, Selma Kutluğ, Hakan Arlı, Nurdan Kalınağa, Eraslan Sağlam, Mehmet Soner Dinç, Doğan Şirin, Berk Samur, Deniz Evrenol, Ceren HacıMuratoğlu, Pınar Aygün, Yeşim Mazıcıoğlu, Neşe Ceren Aktay, Mana Alkoy, Yonca İnal Eğilmezbaş, Arda Alpkıray, Senan Kara.
1931 yılı Berlin. Amerikalı yazar trende tanıştığı Alman sayesinde bir pansiyona yerleşir. O gece gittikleri kabare tiyatrosunda gördüğü oyuncuya da aşık olur. Bir yandan faşizm tırmanışa geçmiş; açlık sefalet artmıştır. Bir yandan da burjuvaların kendi kabuklarındaki umarsız hayatları devam etmektedir.
SERGİLER;
Borusanın Rumeli Hisarındaki Holding binasındaki sergi haberini okuyunca 2 şubatta gitmeye karar verdim. Oldukça güzel ve güneşli bir gün olmasınında etkisi fazla bu kararımda. Rafael Lozano-Hemmer'in eylülden beri devam eden sergisi haricinde, holding bünyesinde müzayedelerden alınan eserlerinde binada sergilendiği girişte söylendi. Tüm binayı kapsayan ücretsiz rehberli turun haberi de verilince önce rehberle sonra da kendi başıma binayı gezmeye başladım. Tur en üst kattan başladı, hem bina içindeki yönetim odalarını, hem eserleri bir arada görmek ilginç oldu. Terastan görülen manzarayı ifadeye etmeye kelimeler kifayetsiz kalıyor. muhteşemdi.
Resimlerin, heykellerin, projelendirilen cihazlar daha önce hiç görmediğiniz cinsten. dijital çağa uygun yaratılmış, ya da sanatçı rahatsızlığını ya da kaygısını bu şekilde ifade etmiş. yanıp sönen ağaçlar, gözünüzün hareketi ile sizi izleyen, parmak izinizi, nabız atışınız dijital ortama kaydeden değişik cihazlar. parmağınızı bir oyuğa koyduğunuzda vücut sıcaklığını kaydeden ve suni bir gölcüğün dalgalanmasını sağlayan sistem değişikti. alveollerin çalışma prensibini yani akciğerin bir benzerini görmek ilginçti. cam bir oda tasaranmıi. odaya girdiğinizde sizin nefesinizi sisteme aktaran ve kese kağıtlarının harekete geçiren bir ortam yaratılmış. sizden önce gelen ve odaya girenlerin nefesi sistemde devir daim yapıyor. başka bir projede bir rahibenin gözlerinin kör edilmesinden etkilenmiş sanatçı; yarattığı aynada bir benzerini size yaşatıyor. bir anda aynada gözlerinizden duman çıkıp oyulduğunu ve yere gözlerinizin düştüğünü görmek gerçekten ürkütücüydü. X raye benzeyen başka bir platformda üzerine konan her cismi fotokopi cihazı gibi kaydeden bir alet vardı. Sanatçı özellikle devletin, özel şahısların şahsınıza yönelik inceleme, kayıt olayını sorgulamış.



















Hiç yorum yok:
Yorum Gönder